30 Aralık 2015 Çarşamba

Gel artık 2016!



     Böyle bir yazıyı planlamamıştım aslında, far bazımın yazısını yazıp makalelerimi okumaya devam edecektim. Ama her yer 2016 umudu 2015 pişmanlıklarıyla dolu iken ben de içimdekileri tutmak istemedim.


     Yeni yıldan en son samimiyetle koca koca umutlar beklediğimde sanırım 14-15 yaşındaydım. Ve sonra baktım ki ne 1 Ocak sabahı yeni bir hayat başlıyor, ne de 31 Aralık gecesi dilediğim her şey gerçek oluyor. Ben de artık yeni gelen yıla bel bağlamamayı öğrendim. Önceden çok heyecanlandığım ve herkesten önce yapmaya başladığım yeni yıl planlarımı yapmaz, hediyelerimi almaz oldum. 

     İnsan, ne zaman yere sertçe çakılır ve sapasağlam ayağa kalkmaya başlar ise işte o zaman yeni yıldır benim için. Yeni yıl yazısı dediğin umut dolu olur, değil mi? Yok, benimki pek olamıyor. Sanırım kötü bir yıl geçirdiğim için..

     Baştan sona 2015imi yazayım diye yeni paragrafa geçtiğim an 11 ay önce kaybettiğim ve çok sevdiğim kişiyi hatırladım. Hiç unutmadım elbet, unutmayacağım da. Kişi demek benim için çok itici ama sizlere onun anlamını anlatmam da bir hayli zor. Her zamanına tanık olduğum ilk ölüm olduğu için bendeki yeri çok derinleşti kuşkusuz. Adı ne zaman geçse gözlerim dolar, şu an döktüğüm kadar gözyaşı dökmesem de en azından burnumun direğini inceden sızlatır. Ölmeden bir gün önce, iyileşince birlikte Tirilye'ye gitmeyi planlıyorduk. Konuşamıyordu ama gözleri parlıyordu hayallerimizi anlattıkça, çok severdi oraları. Heyecanlandığını büyüyen gözbebeklerinden anlıyorduk. Buna rağmen odadaki herkes bir daha birlikte hiç tatil yapamayacağımızı, şarkılar söyleyemeyeceğimizi, onun bizi eğlendiremeyeceğini biliyordu. Ah canım benim, hiçkimseyi üzmemek uğruna hastalığını aylarca sakladın, son anına kadar da hep güldün ve güldürdün. Allah da oralarda seni güldürsün. 

     Sonraki aylarda ne mi oldu? Doğduğumdan beri bitmeyen sağlığımla sınanmalarım devam etti, sürekli seviye atlayarak daha ne kadar devam edecek, bilmem. İsyan değil benimkisi elbet ama, yoruldum. Çok yoruldum. 

     Hadi onlara yorulduysam da alıştım. Peki sevdiklerimle sınanmalarım? Alışmak istemiyorum buna asla. Bu yüzden tek duam, 5 dakika sonra ölecek olsam bile sevdiklerimin ardında kalmamaktır. Bazen bakıyorum da ne kadar bencilce olduğunu düşünüyorum. Ama sonra onların ardında kaldığımı hayal etmeye çalışırken daha 3.saniyede nefes alamayarak duamı tekrarlıyorum. Neyse, bunlar derin mevzular girersek çıkamayız.

     Yılın son 3 ayı ise hayatımın en kötü dönemi oldu diyebilirim. Özellikle ilk ay. Hiç bu kadar yıkılmadım, çaresiz kalmadım, pişman olmadım. Kimseye hiçbir şeyden bahsetmedim. Ama sonra bir gün kahramanım elimi tuttu ve gülümsedi. Benim kötü günlerimi hep o aydınlatmıştı zaten, yine şaşırtmadı ve beni ayağa kaldırdı. En karanlık geceler, en aydınlık sabahlara gebe. Henüz sabah olmadı ama alacakaranlık, güneş doğmak üzere.


     "Peki hiç mi güzel şeyler olmadı ya senin bu yılında?" sorularınızı cevaplayayım. Oldu tabii, hayat hep hüzünlü olmayacak, hep mutlu da olmayacak. Hayatımın en güzel doğum gününü geçirdim. Hatta doğum ayı diyebilirim, kutlamalar neredeyse 1 ay sürdü farklı sevdiklerimle farklı yerlerde farklı şekillerde:) Ve anlatamayacağım birkaç eşsiz muhteşemlikteki gün daha..

     Hiç bilmediğim yerlere tek başıma gittim, uzun yolculuklar yaptım, sevdiklerime kavuştum, özledim, bekledim, yoruldum, üzüldüm, sevindim, yenildim, kazandım, kızdım, kırdım, üzdüm, pişman oldum, affedildim, affettim, sevdim, nefret ettim, sevildim, nefret edildim, ağladım, yıkıldım, güçlendim, öldüm, dirildim ve yılın son gününü buldum işte, bulduk. 


     Blog da çok pasif kaldı, kullanamadım. Ayakta tutmaya çalıştım, kimi destekler çekilince üzüldüm, kimi desteklerin hala yanımda olduğunu gördükçe güç buldum. Yeni yılda değiştirmeyi istediğim şeylerden biri de bu blog düzeni zaten. Hadi inşallah.

     2016dan diğerlerinden de beklemediğim gibi mucize beklemiyorum ama olursa da fena olmaz yani. Bazı insanlar, iyi ki varlar. Ve sen! Bunu benimle duygulanıp sonuna kadar okuyan insan! Sen de iyi ki varsın!:)


     2015te nefret ettiğiniz ne varsa umarım 2016da sizinle olmaz. Unutmayın, hayatınız yıllar değişince değil, siz değişince değişecek. Yıllara bel bağlamayın, sadece sevmediklerinizi değiştirin. Ve ne olursa olsun asla umudunuzu kaybetmeyin. Sizi sevenleri sevin diye sevgi pıtırcığı olarak mutlu bitirelim madem yazıyı da bu yılı da. 

     Loş git 2015, hoş gel 2016! :)

2 yorum:

  1. Acısıyla, tatlısıyla, samimiyetinle yazdığın ve paylaştığın için teşekkürler Derin :)
    Yeni yıl sana sağlık ve mutluluk getirsin. Mutluluklarının kat be kat fazlasını, üzüntülerininse kat be kat daha azını yaşayacağın bir yıl olsun 2016 :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl ben sonuna kadar sabırla okuduğun için çok teşekkür ederim:) Umarım hepimiz için her şey çok daha güzel bir hal alır ve kötü günler unutulur:)

      Sil

Fikirlerinizi önemsiyorum ve merak ediyorum..:)